Türkiye Nüfusu ve Gelecek Yapılanması

İbrahim Polat
3 min readMay 18, 2024

--

Türkiye, coğrafi konumu ve tarihi itibarıyla önemli bir ülkedir. Nüfus dinamikleri de ülkenin ekonomik, sosyal ve politik yapısına etki eden önemli faktörlerden biridir. Son on yılda Türkiye'nin nüfus yapısında önemli değişimler yaşanmıştır. Bu makalede, Türkiye'nin nüfus yapısındaki değişimler, demografik eğilimler ve bu değişimlerin sonuçları ele alınacaktır.

Nüfus Artışı ve Büyüme Oranları

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, Türkiye nüfusu son on yılda sürekli bir artış göstermiştir. 2013 yılında yaklaşık 76 milyon olan nüfus, 2023 yılında 85 milyona yaklaşmıştır. Bu artış, hem doğal nüfus artışı hem de dış göçlerle desteklenmiştir. Yıllık nüfus artış oranı 2013 yılında %1,2 iken, 2023 yılında bu oran %1'in altına düşmüştür. Bu düşüş, doğurganlık oranlarındaki azalma ve artan yaşlı nüfus oranı ile ilişkilendirilebilir.

Doğurganlık ve Yaş Yapısı

Doğurganlık oranı, son on yılda önemli bir düşüş yaşamıştır. 2013 yılında toplam doğurganlık hızı (bir kadının doğurgan olduğu dönem boyunca doğurabileceği ortalama çocuk sayısı) 2.1 iken, 2023 yılında bu oran 1.7'ye gerilemiştir. Bu düşüş, kentleşme, kadınların iş gücüne katılımının artması ve eğitim seviyesinin yükselmesi gibi faktörlere bağlanabilir.

Yaş yapısında ise önemli değişiklikler gözlenmiştir. 2013 yılında 15 yaş altı nüfus %25 iken, 2023 yılında bu oran %22'ye düşmüştür. Aynı dönemde 65 yaş ve üzeri nüfus oranı %8'den %10'a yükselmiştir. Bu durum, Türkiye'nin giderek yaşlanan bir nüfus yapısına sahip olduğuna işaret etmektedir.

Göç ve Nüfus Hareketliliği

Son on yılda Türkiye, hem iç göç hem de dış göç açısından hareketli bir dönem yaşamıştır. Özellikle Suriye iç savaşı nedeniyle Türkiye'ye gelen mülteci sayısı önemli bir artış göstermiştir. 2023 itibarıyla Türkiye'de yaklaşık 3.5 milyon Suriyeli mülteci bulunmaktadır. Bu durum, demografik yapıyı ve sosyal hizmetler üzerindeki baskıyı önemli ölçüde etkilemiştir.

İç göç açısından ise, büyük şehirler ve metropol alanlar nüfus çekmeye devam etmiştir. İstanbul, Ankara ve İzmir gibi şehirler, iş ve eğitim olanakları nedeniyle sürekli bir göç alırken, kırsal bölgelerden göç vermeye devam etmiştir. Bu durum, şehirlerdeki nüfus yoğunluğunu artırmış ve altyapı ile konut talebinde baskıya yol açmıştır.

Ekonomik ve Sosyal Etkiler

Nüfus yapısındaki bu değişimler, ekonomik ve sosyal yapıyı da etkilemiştir. Genç nüfusun azalması ve yaşlı nüfusun artması, iş gücü piyasasında değişimlere neden olmuştur. Çalışabilir yaş grubundaki azalma, uzun vadede iş gücü arzını düşürebilir ve ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir.

Ayrıca, yaşlı nüfusun artması sağlık hizmetlerine olan talebi artırmış ve sosyal güvenlik sistemleri üzerinde baskı oluşturmuştur. Bu durum, sağlık harcamalarının artmasına ve emeklilik sisteminin sürdürülebilirliği konusunda endişelere yol açmıştır.

Sonuç

Türkiye nüfusu yaşlanıyor, doğurganlık hızı düşüyor, nüfus verileri demografik bir tehditle karşı karşıya olduğumuzu gösteriyor.

📌 Nüfusu korumak için doğurganlık hızının en az 2,1 olması gerekiyor. Bu hızın altına düşüldüğünde nüfus azalıyor.

📌 2002 yılında Türkiye’de doğurganlık hızı 2,1 iken 2023’te 1,51’e düştü.

📌 Aynı dönemde annelerin ortalama yaşı 26,8’den 29,2’ye çıktı. Yaşlanma eğilimi arttıkça doğurganlık hızı da düşüş yaşayacak.

📌 Dünyada doğurganlık hızı ortalaması 2,4. Bugün Türkiye doğurganlık hızı bakımından Danimarka (1,8), Fransa (1,8), ABD (1,8), İngiltere (1,7), Almanya (1,6) gibi ülkelerin gerisinde.

📌 Ankara, İstanbul ve İzmir’de doğurganlık hızı 1,2 seviyesinde. Bu seviye Andorra ve Güney Kore hariç dünyadaki tüm ülkelerin altında.

📌 Geçici sığınmacı statüsündeki Suriyelilerin doğurganlık hızı 5,3 seviyesinde. Suriyelilerin ortalama yaşı 22,3 ve Suriyeli nüfusun yüzde 18,6’sı 15-24 yaş grubunda. Dinamik böyle devam ederse Türkiye’de yaşayan nüfusun önemli bir kısmı Suriyeliler olacak.

📌 Doğum hızının azalması ve nüfusun yaşlanması emeklilik sisteminden sosyal sigortalar sistemine, istihdamdan üretime birçok alanda büyük sorunlar üretecek. Demografik değişimin yaratacağı büyük krizler için şimdiden adım atılması, sosyal güvenlik sisteminin daha yaşlı ve daha küçük hanelerde yaşayan nüfusun ihtiyaçlarına uygun olarak tasarlanması gerekiyor.

📌 Türkiye’de yalnız yaşayanların sayısı 10 yılda 2,9 milyondan 5,2 milyona çıktı. Sadece İstanbul’da 1 kişinin yaşadığı hane sayısı 933 bin. Merkezi ve yerel yönetimler açısından evde bakım hizmetlerinin arttırılması bir görev olurken, konut üretiminin de değişen yapıya uygun hale gelmesi, daha küçük, bakımı daha kolay dairelerin üretilmesi gerekiyor.

📌 Doğurganlık hızının düşmesinin en önemli sebebi ekonomi. Kentli nüfusun artışı ve yoksullaşma hem evlenme oranını düşürüyor hem de ekonomik kaygılarla çocuklarına bakamayacağını düşünenler daha az çocuk yapıyor.

📌 Son on yılda Türkiye’nin nüfus yapısında önemli değişiklikler yaşanmıştır. Doğurganlık oranlarındaki düşüş, yaşlı nüfusun artışı ve göç hareketleri, ülkenin demografik yapısını önemli ölçüde etkilemiştir. Bu değişimler, ekonomik ve sosyal politikaların yeniden gözden geçirilmesini gerektirmektedir. Uzun vadede sürdürülebilir bir kalkınma için, Türkiye’nin bu demografik değişimlere uygun stratejiler geliştirmesi büyük önem taşımaktadır.

Bu analiz, Türkiye'nin nüfus yapısının ve demografik eğilimlerinin anlaşılmasına katkı sağlamakta ve geleceğe yönelik politikaların şekillendirilmesine ışık tutmaktadır.

--

--

No responses yet