ABD vs Çin (Kim galip gelir?)

İbrahim Polat
4 min readMay 10, 2024

--

Beyaz Saray Biden-Harris ikilisinin 48 sayfalık ulusal güvenlik stratejisini yayınladı. Strateji dokümanının ciddi bir endişe ve umutsuzluk içinde yazıldığı anlaşılıyor. Dokümanda uluslararası düzenin ABD tarafından dayatılması başlangıçtan itibaren bir kabullenme olarak ele alınmış.

SULANDIRILMIŞ DEMOKRASİ VE ZAYIFLAYAN ABD

Artık aşırı kullanılmaktan dolayı inandırıcılığını teori ve pratikte yitirmiş demokrasi ve kural temelli dünya düzeni yani Washington Oydaşmasını (Amerikan çıkarlarına uygun demokrasiler, neo liberal kapitalist sistem, dolar hakimiyeti ve dünya ticaretinin kontrolü) insanlık için mutluluk ve güvenlik limanı olarak sunan dokumanda Çin, baş hedef olarak gösteriliyor.

Geçen hafta iç borç stoku 30 triyon USD geçen ABD’nin Başkanı ve Yardımcısı bu amaca erişmek için Amerikan güç ve etkisini artıracak kaynaklara yatırım yapılmasını; Dünyanın göreceği en güçlü ABD odaklı devletler koalisyonunun ortaklıklar ve ittifaklar üzerinden inşa edilmesini ve bunları gerçekleştirebilmek için sert güç unsuru Amerikan Silahlı Kuvvetlerini modernize ederek güçlendireceklerini ilan ediyor. Hint-Pasifik ve Avrupa’daki demokratik müttefikleri ve ortakları arasında teknoloji, ticaret ve güvenlik konusundaki bağları geliştirmeye öncelik verdiklerini deklare eden belge sonuçta ağırlık merkezi olarak Asya Pasifik bölgeyi hayati alan olarak ilan ediyor. Ekonomik gücü Çin karşısında gerileyen ABD, tek kutuplu dünya sistemindeki belirleyici rolünü her geçen gün kaybediyor. Çin’in 2000 yılında 1,2 trilyon dolar olan milli geliri 2021 yılında 17,7 trilyon dolara yükseldi. (Satın alma gücünde bugün 5,8 USD ile ABD’de 1 Big Mac sandviç satın alabilirken, Çin’de 1,5 Big Mac alabiliyorsunuz.)

ASYA’NIN BALKANLAŞMASI, AVRUPA’NIN ASYA’DAN AYRILMASI

Temel jeopolitik hedefi Avrasya’da Avrupa yarımadasını tamamen yanına çekerek Asya’yı Balkanlaştırarak parçalı ve denizlerden uzak tutmak olan ABD, Ukrayna- Rusya savaşı ile Avrupa yarımadasını Asya’dan ayırmış, Avrupa’nın enerjide kendisine olan bağımlılığını LNG yolu ile artırmıştır. Bugün için bunlarda başarılı olmuştur. Ukrayna’nın ucuz kanı, AB’nin başta Almanya olmak üzere jeopolitik harakirisi ile son 8 ayda ciddi yol almıştır. Sadece ABD, Ukrayna’ya 20 milyar USD yardımda bulunmuş, modern silah ve cephaneler temin etmiştir. Rusya’nın karşısında 37 milyon civarında nüfusa sahip (8 milyon Rus asıllı dışında) kendini Avrupalı kabul eden ve Atlantik cephe için ölmeye hazır bir ucuz asker deposu vardır. Bugüne kadar on binlercesi hayatını kaybetmiştir. NATO/ABD/AB teşvik ve desteği ile savaşa devam etmektedirler. Rusya’nın Rus asıllı Ukraynalıların yaşadığı bölgeleri sınırlarına katmasıyla savaş daha da uzayacaktır. Rus savunma bütçesinin 50 milyar USD, ABD/AB/NATO’nun toplam savunma bütçesinin 1,5 trilyon USD olduğu göz önüne alınırsa Ukrayna’nın ucuz kanına daha uzun süre demir yani silah katkısının devam edeceğini söyleyebiliriz. Ancak ucuz kan daha ne kadar bulunacak? Zira bir savaşın devamı halkın savaşa devam azim ve iradesi ile ölçülür. Ukrayna halkı bu duruma daha ne kadar dayanacak? Zaman gösterecektir. Ancak refah seviyesi ve geliri her geçen gün eriyen Avrupalıların, ABD çıkarları için bedel ödemeye Ukrayna’dan daha önce hayır diyeceğinin ciddi işaretleri her geçen gün verilmektedir. 14 Ekim 2022 tarihinde Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un şu açıklaması bile ciddi bir ayrışmadır: ‘’Fransa, ülkenin açıkça belirtilmiş olan hayati çıkarlarına dayalı bir nükleer doktrine sahiptir. Ukrayna’ya veya bölgesine yönelik bir nükleer balistik saldırıda bu çıkarlar mevzubahis olmayacaktır.”

HER ŞEY ÇİN İLE HESAPLAŞMAYA HAZIRLIK İÇİN

Ukrayna’da sahneye koyulan büyük Atlantik kışkırtmasının temel amacının Rusya’nın Kuzey Denizi, Baltık, Adriyatik ve Karadeniz’den geçen bir yayla Atlantik Okyanusundan koparılması olduğunu bu köşede yıllardır yazıyorum. Böylece Beyaz Saray dokümanında da yayınlandığı üzere asli hedefin karaya geri itilmek istenen Çin olduğu büyük küresel hesaplaşmada Rusya saf dışı kalabilecek ya da destek olsa bile öncelikle kendi batı sınırlarını güvence altına almaya odaklanacaktır. Bütün hesap bunun içindir. ABD’nin NATO/AB koalisyonunu öne çıkarmasının temel hedefi de budur. Zira Hint Pasifik’te hesaplaşma günü geldiğinde Avrupa cephesinde ne bir gemi ne bir uçak bırakmayacaktır. Asya Pasifik cephesinde Çin karşısında ABD’nin durumu zayıftır.

ABD DONANMASI YETERSİZ KALIYOR

Diğer yandan ABD sadece sahip olduğu 11 uçak gemisi ile psikolojik üstünlük yaratmaktadır. Yoksa donanması son 100 yılın en zayıf noktasındadır. ABD, kendi ana karasından Asya ve Avrupa’ya deniz üzerinden destek konvoyları ile yardım getirecekse bugünkü kuvvet yapısı ile konvoyları koruyacak nicelikte gemilere dahi sahip değildir. Sadece 298 savaş gemisi gemisi vardır. Çin’in ise 355 gemisi vardır. ABD’nin 298 gemisinin sadece 200 kadarı dünya çapında tüm okyanuslardayken, Pasifik’te 355 gemisi olan Çin’e karşı kaç gemi ayırabilecektir? Askeri konvoylar oluşturabilmek için Çin’in 5500 devlet gemisi varken, bu sayı ABD için 85 gemidir. Ciddi sorunları vardır. ABD’nin Çin ve Rusya’ya karşı açık ara avantajlı ve güçlü olduğu alan, üsler ve müttefikler zinciridir. NATO, AUKUS, GCC, ANZUS, OAS gibi örgütler ve 100’den fazla ülke ile ikili gizli anlaşmalar üzerinden askeri iş birliği içindedir. Bu ülkelerde savaş dönemi için malzeme yedekleri, akaryakıt ve cephane depoları vardır. Ancak günümüzde ittifak ilişkilerinin de çok kırılgan olduğunu söyleyebiliriz. Diğer yandan bu üslerin de anavatandan (CONUS) desteklenmesi gerekir ki suyun altındaki büyük denizaltı tehdidi buna izin vermeyecektir.

TEK KUTUPLU DÜNYA SONA ERDİ

21. yüzyılda çok kutuplu küresel düzen artık oluştu. Bunun göstergeleri her an yaşanıyor. 2022 Ekim ayı içinde Suudların OPEC+ içinde ABD aleyhinde karar alması; Hindistan’ın BM’de Çin aleyhindeki karara onay vermemesi gibi örnekler çoğalıyor. Çin, ABD, Rusya, Hindistan ve AB söz konusu Bloklaşma sürecinde Ukrayna krizi üzerinden taraflarını seçiyorlar. ABD ve AB bloklaşması tamamlanmış gibi görünse kırılgan bir birliktelik olma olasılığı çok yüksek. Bu durum 2022-23 kışında daha belirginleşecek. Ancak Anglosakson birlikteliği (ABD, Kanada, İngiltere, Avustralya ve Yeni Zelanda) her zaman olduğu gibi devam edecektir.

--

--

No responses yet